30 Ekim 2012 Salı

Seyredilmelik Filmler: Hævnen - Daha iyi bir dünyada



Bayram tatili sayesinde uzun zamandır izlemediğim kadar fazla film izledim. Bunlar arasında en çok beğendiğimi sizlere hemen sunuyorum:Hævnen.
 Olay Danimarka'nın muhteşem güzel bi şehriyle Afrika'da sefaletin doruklarda yaşandığı bir göçmen kampı arasında geçiyor. Anton Danimarka'da yaşayan fakat doktorluk görevi nedeniyle her hafta göçmen kampına giden bir baba. İki oğlu olan Anton kendi gibi doktor olan karısıyla ayrı yaşar. Bu karamsarlığın içinde yaşayan kardeşlerden büyüğü Elias, okulda da serserilerce rahatsız edilir. İşte tam bu sırada olayları sürükleyecek arkadaşı Christian ile tanışır. Christian Elias'ı serserilerden koruyabilen tek kişidir.

 Christian annesinin ölümünden sorna babası Claus'la birlikte Londra'dan Danimarka'ya taşınır. Kansere yenik düşen annesinden dolayı oldukça üzgün olan Christian, bu ölümden babasını sorumlu tutar. Christian okulda geçirdiği zaman diliminde Eliasla arkadaş olur ve kısa zamanda sıkı bağlar kurarlar. Fakat Christian ve Elias'ın düzenledikleri korkunç intikam projesi aralarının açılmasına ve olaya ailelerin girmesine neden olur. Ve bu karmaşadan çıkmaları için aileler yardımcı olur. 
 
 

En İyi Yabancı Film Dalı'nda Oscar Ödülü'ne sahip bu filmin yönetmen koltuğunda bol ödüllü yönetmen Susanne Bier bulunuyor.



İyi seyirler!! :)

18 Ekim 2012 Perşembe

Kitap Kurdu: Zaman Yolcusunun Karısı


"Sonunda kaybetseniz bile hayatta kısa bir süreliğine çok mutlu olmak, bir ömür boyu orta karar yaşamaktan iyidir." Clare

Televizyon izlerken birden hayallere daldım ve okuduğumda çok etkilendiğim bir kitap aklıma geldi. Bütün ayrıntılarıyla birden aklıma gelmişken buraya bu yazıyı yazmadan uyuyamazdım. Belki bu kitabı çoğunuz okudunuz, belki de adını duydunuz, hatta belki filmini izlediniz ama "nasılsa filmi izledim" mantığıyla kitabı okumadınız. Okuyunuz bu kitabı, kaçırmayınız.

Haftasonu Kaçamağı: Zencefil Taksim

 Uzun zamandır gitmediğim fakat gittiğim zamanlarda büyük haz aldığımız bir restoranı sizlere takdim ediyorum: Zencefil. Adından da anlaşıldığı gibi doğal otlar, bitkiler, sebzeler sevenler için ideal bir restoran. Sadece sebze mi var? Tabii ki hayır. Ama Zencefil doğallıktan yana.
 Lise yıllarımda öğle yemek aramızın 2 saat olmasından yararlanıp her öğlen yeni yerler keşfetmek için çıkardık okuldan. Bir gün de şansımıza bu tatlı mı tatlı restoranla karşılaştık. İçeri girdiğimizde oldukça doluydu. Meğersem bizden önce bir sürü insan keşfetmiş bu güzel yeri. İçeri girdikten sonra isterseniz içeride, isterseniz bahçede oturabilirsiniz. Her ikisi mekanda ilginizi çekebilecek derecede güzel.

17 Ekim 2012 Çarşamba

Gezdim, tozdum: Floransa

Selam,
Perugia gezimizi tamamladıktan sonra bir dönem İtalya Krallığına başkentlik yapmış görkemli şehir Floransa'ya geçiyoruz. Şehir, içinden geçen Arno Nehri çevresinde kurulmuş ve nehir çevresi yaşam günümüzde de oldukça aktif bir şekilde devam etmekte.
  Floransa çoğumuzun bildiği gibi Rönesansın doğduğu yer. Zaten etrafımıza baktığımızda gerek kültürü gerek mimarisiyle bunu açıkça belli etmekte. Rönesansı daha fazla yaşamak isterseniz müzeler ve tarihi binalar size oldukça yardımcı olacaktır.

9 Ekim 2012 Salı

Kitap Kurdu: Çoluk Çocuk

Uzun zamandır bloguma yeni bir soluk eklemek istiyordum ne olabilir diye odamda her köşeye göz
gezdirirken birden gözüm kitaplarıma takıldı. Bir kitabı sevdim mi elimden bırakamayan biriyim.Ama sevmedim mi o kitap bir daha okunmaz. O nedenle kitaplara başlamadan önce insanların yorumlarını okur ona göre fikir edinirim. Bunu niye ben de yapmıyorum diyorum şuan. Bir eleştirmen değilim ama ben de fikirlerimi, hislerimi, kitabın içindeyken yaşadığım düşleri sizlerle paylaşabilirim.